Bir zamanlar, Uçsuz Bucaksız Orman’da yaşayan hayvanlar, ormanın en bilge canlısı olan Akıllı Tilki’nin zekasına hayrandı. Tilki, hem hızlı düşünür hem de en karmaşık bilmeceleri bile kolayca çözerdi.
Bir gün, ormanda yaşayan hayvanlar, büyük meşe ağacının altına toplanmıştı. Baykuş Bilge, bir kutu bulduğunu ve bu kutunun üzerinde eski harflerden oluşan gizemli bir şifre olduğunu söyledi.
— “Bu kutunun içinde ne olduğunu bilmiyoruz ama açmak için şifreyi çözmeliyiz!” dedi Baykuş Bilge.
Herkes merakla kutuya baktı. Ayı Koca, büyük patisiyle kutuyu açmaya çalıştı ama başaramadı. Tavşan Zıpzıp, hızla atlayıp zıplayarak kutuyu çevirdi ama yine de çözüm bulamadı. Kirpi Diken, dikenleriyle kutuyu dürttü ama hiçbir şey değişmedi.
Sonunda, Akıllı Tilki kutuyu incelemeye başladı. Kutunun üzerinde dört farklı sembol vardı: Güneş, Ay, Yıldız ve Su Damlası.
Tilki bir süre düşündü ve sonra gülümsedi.
— “Bunu çözmek için önce bu sembollerin anlamını bulmalıyız.” dedi.
Baykuş Bilge hemen devreye girdi:
— “Güneş gündüzü, Ay geceyi, Yıldız ışığı, Su Damlası ise hayatı temsil eder.”
Tilki hemen yere bir çizim yaptı ve şöyle dedi:
— “Eğer Güneş gündüzü temsil ediyorsa, en başa gelir. Ay ise geceyi, bu yüzden ikinci sırada olmalı. Yıldız ışık demek ama gece yıldızlar parlar, yani Ay’dan sonra gelir. Su Damlası ise yaşamın kaynağıdır, bu yüzden en sona gelmeli.”
Tilki, sembollerin doğru sırasını Güneş – Ay – Yıldız – Su Damlası olarak belirledi ve kutunun üzerindeki düğmelere sırayla bastı.
Birden, kutunun kilidi açıldı ve içinden parlak bir kitap çıktı!
Kitabın kapağında şunlar yazıyordu: “Bilgelik Kitabı: Zekasını Kullananlar İçin”
Hayvanlar, Akıllı Tilki’nin zekasına bir kez daha hayran kaldı ve ormanda kutunun içindeki bilgileri öğrenerek kendilerini geliştirmeye başladılar.
O günden sonra, Uçsuz Bucaksız Orman’ın hayvanları her zaman bilmeceler çözerek ve yeni şeyler öğrenerek daha da akıllı oldular.