Bir varmış, bir yokmuş… Uçsuz bucaksız ormanların ardında, yemyeşil bir vadide, neşeli hayvanların ve mutlu insanların yaşadığı bir köy varmış. Bu köyde masmavi gökyüzüne uzanan devasa bir çınar ağacı bulunurmuş. Efsaneye göre, bu çınarın dallarına bir gün altın kanatlı bir güvercin konarsa, köye büyük bir mucize geleceğine inanılırmış. Ancak kimse bugüne kadar bu efsanevi güvercini görememiş.
Bu köyde yaşayan Leyla adında, meraklı mı meraklı, hayal gücü geniş bir kız çocuğu varmış. Leyla, büyüklerinden dinlediği bu masalı o kadar çok severmiş ki her gece gökyüzüne bakıp altın kanatlı güvercini düşlermiş. “Acaba gerçekten var mı?” diye düşünerek her sabah çınar ağacının yanına gider, dallara dikkatlice bakarmış.
Bir gün, Leyla yine çınarın altında otururken yaşlı bir bilge yanına gelmiş. “Eğer gerçekten inanıyorsan ve onu görmek istiyorsan, kalbinin sesini dinlemelisin,” demiş ve ormanın derinliklerini işaret etmiş. Leyla, bilgenin sözlerini unutamamış ve ertesi sabah cesaretini toplayarak ormana doğru yola çıkmış.
Leyla, ormanda ilerlerken rengârenk çiçekler, melodilerle şarkı söyleyen kuşlar ve fısıldaşan ağaçlarla karşılaşmış. Ancak yolun sonunda kocaman, ışıldayan bir mağara varmış. İçeri adımını attığında, duvarlarda parlayan taşlar ve ortada duran bir taş kaide görmüş. Kaidenin üzerinde eski bir kitap duruyormuş. Kitabın kapağında şu yazıyormuş: “Altın Kanatlı Güvercin’in Sırrı”.
Leyla, kitabı açtığında bir mesaj belirivermiş:
“Gerçek mucize, onu bekleyene değil, onu arayabilene görünür.”
Bu sözleri okuyan Leyla’nın içi umutla dolmuş. O anda, mağaranın içinde ışıklar parlamış ve altın rengine sahip bir güvercin süzülerek Leyla’nın omzuna konmuş. Leyla, büyüleyici güzellikteki bu kuşa hayranlıkla bakarken, güvercin ona tatlı bir sesle fısıldamış: “Sen inandığın ve merak ettiğin için beni buldun. Şimdi köyüne geri dön ve bu mucizeyi herkesle paylaş.”
Leyla, güvercinle birlikte köyüne döndüğünde herkes onu hayretle izlemeye başlamış. Çınar ağacının tepesine konan altın kanatlı güvercin, gökyüzüne doğru uçmuş ve geride büyülü bir ışık bırakmış. O günden sonra köyde bereket, mutluluk ve huzur hiç eksik olmamış.
Leyla ise bir şeyi çok iyi öğrenmişti: Gerçek mucizeler, merak eden ve hayal edenlerin kalbinde saklıydı.
Ve böylece Leyla, her gece gökyüzüne bakıp yeni maceralar düşlemeye devam etmiş.