Bir zamanlar, küçük bir kasabada Defne adında meraklı bir kız yaşardı. Defne, gökyüzünde süzülen kuşları izlerken, bir gün kendi yaptığı uçurtmayla göğe dokunmanın hayalini kurardı.
Bir gün öğretmeni sınıfa bir haber verdi: “Bu ay uçurtma yarışması yapacağız! En yükseğe çıkan uçurtma ödül kazanacak.” Defne’nin içi heyecanla doldu, ancak uçurtma yapmayı hiç bilmiyordu.
Eve gidince babasına yarışmadan bahsetti. Babası, “Başarı cesaret ve azim ister. Vazgeçmezsen mutlaka başarırsın,” dedi. Defne, babasının sözlerinden güç alarak karton ve kumaşla ilk uçurtmasını yaptı. Ancak ilk denemesinde uçurtması havalanmadan yere düştü.
Defne pes etmedi. Hatalarını inceledi, rüzgarın yönünü ve uçurtmanın dengesini öğrendi. Komşusu Hasan Amca ona bambu çubuklar ve sağlam bir ip verdi. Defne, sabırla yeni bir uçurtma hazırladı.
Yarışma günü geldiğinde Defne’nin kalbi hızla çarpıyordu. Birçok çocuk uçurtmalarını gökyüzüne bıraktı. Defne, rüzgarın doğru anını yakalayarak uçurtmasını havalandırdı. Uçurtması süzülerek yükseldi ve en yükseğe ulaştı. Yarışmayı Defne kazandı!
Öğretmeni ödülü verirken şunları söyledi: “Bu sadece bir uçurtma değil, azim ve emeğin zaferi.” O an Defne, başarının kazanmak değil, pes etmeden ilerlemek olduğunu anladı.
Ve böylece Defne’nin hikayesi, tüm çocuklara bir ilham oldu: Bir hayali olan ve o hayal uğruna emek veren herkes, kendi gökyüzüne ulaşabilir.